Hazır Cevap Sözler

Tarih boyunca birçok büyük düşünür, devlet adamı ve sanatçı, zekalarını ve üsluplarını, karşılarındaki kişiye verdikleri hazır cevaplarla ortaya koymuşlardır. Bu hazır cevaplar, bazen bir argümanı sonlandırmak, bazen de karşısındakini düşündürmek için kullanılmıştır. Bu yazımızda, tarihin sayfalarında yer alan en unutulmaz hazır cevapları ve bu cevapların arkasındaki isimleri sizlerle paylaşacağız.

Bir hazır cevap, sadece karşılık vermekten çok daha fazlasını ifade eder. Doğru zamanlama, keskin zeka ve o anın ruhuna uygunluk gerektirir. Bu nedenle tarihin en büyük isimlerinin verdiği hazır cevaplar, sadece o anın değil, zamanın da ötesine geçmiştir. Bu cevaplar, hem içerdiği mizah hem de derin anlamıyla, okuyanları hem gülümsetir hem de düşündürür.

Sitemizde, bu hazır cevapların bir araya getirildiği özel bir koleksiyona göz atabilirsiniz. İster tarihsel bir merakla, ister günlük yaşantınızda kullanabileceğiniz hazır cevaplar arayışıyla ziyaret edin, eminiz ki aradığınızı bulacaksınız. Bu sözler, tarihin tozlu sayfalarından günümüze ulaşan zeka ve üslubun bir yansımasıdır.

Anlamlı Hazır Cevap Sözler

Fatih Sultan Mehmet’e sorarlar: “İstanbul’u niçin fethettin?” Fatih cevap verir: “Önce o benim gönlümü fethettiği için!”

Diyojen’in Büyük İskender’in “Dile benden ne dilersen.” Demesi üzerine “Gölge etme başka ihsan istemem” demesidir.

Yahya Kemal’e “Ankara’nın en çok hangi tarafını seviyorsunuz” diye sorduklarında şu cevabı vermiş: “İstanbul’a dönüşünü.”

Cenap Şahabettin’e; “-Şu edepsize neden bir tokat vurmadın?” dediklerinde şu cevabı vermiş: “Eldivenim yoktu, iğrendim.”

Mustafa Kemal, yabancı konuğu ile otururken kahveleri getiren hizmetlinin ayağının takılması üzerine; “Ben bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim.” demiştir.

Vatikan’da kaç kişinin çalıştığı sorusu üzerine Papa, uzun uzun düşünüp “Yaklaşık yarısı” yanıtını vermişti.

Mehmet Akif Ersoy’a küçümseyen bir soru sorulur: “Baytar mısınız?” Üstat, küçülten bir cevap verir: “Evet, nereniz ağrıyor?”

Bir gün Sokrates’e sormuşlar neden filozof olduğunu. Yanıtı ise: “Evleneceksin, karınız iyiyse mutlu, değilse filozof olursunuz!”

Bir filozofa sormuşlar: “-Şansa inanır mısınız?” Filozof: “Evet, yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım?” demiş.

Meşhur bir filozofa: “Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?” diye sorulduğunda: “Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan.” demiş.

Öğrencilerinden biri, Konfüçyüs’e: “Ölüm nedir?” diye sorduğunda, Konfüçyüs’ün cevabı şu olmuş: “Hayat hakkında ne biliyorsun ki, sana ölümden bahsedeyim.”

Sokrates ölüme mahkum edilir, akabinde eşi: “Haksız yere öldürülüyorsun, diye ağlamaya başlar. Sokrates’te: “Ne yani, haklı yere mi öldürülseydim!” diye cevap verir.

Bir mahkeme esnasında hakim bey, saçı sakalı uzamış Necip Fazıl ile aklı sıra dalga geçecektir. “Ne o..! Maymuna dönmüşsün.” Üstad yüzünü duvara çevirip: “Şimdi de duvara döndüm.” Demiş.

Muhabir: “Hayatınızda hiç profesyonel futbolculuk yapmamış olmanıza rağmen nasıl başarılı bir teknik direktör oldunuz?” Jose Mourinho: “Peki, jokey olmak için de önce at mı olmak gerekiyor?”

Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirleri incelemesi için William Shakespeare’e gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabı şu olur: “Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın.”

İsmail Dümbüllü sahnedeyken bir seyirci protesto etmek için sahneye “hıyar” fırlatıyor. Dümbüllü yere düşen hıyarı alıp kalabalığa dönüyor ve şöyle diyor: “Beyefendi kartvizitini yollamış.”

Rakip partiden bir milletvekili başbakanlığı sırasında Churchill’e ”ibne” diye bağırmış. Churchill son derecede soğukkanlılıkla cevap vermiş; ”Ben İngiltere’yi kendi çıkarlarım için yönetmiyorum…”

  • Napolyon’un savaş üzerine yorumu:
    • İspanya Kralı Napolyon’a, “Biz namusumuz ve şerefimiz için savaşırız,” der. Napolyon ise, “Evet, insanın neyi eksikse onun için savaşır,” şeklinde yanıtlar.
  • Yahya Kemal’in yokuş anısı:
    • Çok şişman olan Yahya Kemal, yokuşun sonunda bir lokantanın önünde dinlenirken, içeriden çıkan garson ona ne alacağını sorar. Yahya Kemal gülümseyerek, “Evlat, müsaade edersen biraz nefes alacağım,” der.
  • Abdülhak Hamid’in gençlik ve yaşlılık üzerine sözleri:
    • Bir hanım, yaşının ilerlemiş olmasına rağmen, “Gönül kocamaz!” der. Abdülhak Hamid ise, “Kocamaz ama kocamış bir vücut içinde oturmak da istemez,” diye cevap verir.
  • Abraham Lincoln ve güzellik üzerine yorumu:
    • Bir politik tartışmada muhalefetten biri Lincoln’e “Bu adam iki yüzlünün teki,” der. Lincoln, “Ya ben iki yüzlü olsam, neden bu yüzü kullanayım ki?” diyerek karşılık verir.
  • Can Yücel’in sağcılık ve solculuk üzerine esprisi:
    • Can Yücel’e sağcılık ve solculuk hakkında sorulduğunda, “Bu ülkede sabah kalktığında malafat eğer sağ tarafa kaymışsa sağcısındır, yok eğer sol taraftaysa solcu,” şeklinde yanıt verir ve kendi durumunu “İleride daima ileride,” diye açıklar.
  • Diyojen ve kibirli zengin adamın karşılaşması:
    • Dar bir sokakta karşılaşan Diyojen ve kibirli bir zengin adam, geçiş konusunda anlaşmazlık yaşar. Zengin adam, “Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem,” der. Diyojen ise, “Ben çekilirim!” diyerek durumu sakinleştirir.
  • Sultan Alparslan ve düşman ordusu:
    • Keşiften dönen bir asker, Sultan Alparslan’a 300 bin kişilik düşman ordusunun yaklaştığını bildirir. Alparslan, “Biz de onlara yaklaşıyoruz,” diyerek endişesiz bir şekilde cevap verir.
  • Platon ve kumar oynayan öğrenci:
    • Platon, kumar oynarken yakaladığı öğrencisini azarlar. Öğrenci, az miktarda para oynadığını söyleyerek itiraz eder. Platon, “Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum,” diye cevaplar.
  • Galileo ve kulakları üzerine yapılan yorum:
    • Galileo’ya kulaklarının büyüklüğü üzerine bir yorum yapılır. Galileo, “Doğru, benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?” diye cevap verir.
  • İncili Çavuş ve Fransa Kralı:
    • Osmanlı elçisi İncili Çavuş, elbiselerinde yamalarla Fransa Kralı’na gönderilir. Kral, “Bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı?” diye sorunca, İncili Çavuş, “Osmanlılar, adama göre adam gönderirler, Beni de size göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek efendim,” diye yanıt verir.
  • Fatih Sultan Mehmet ve dilenci:
    • Fatih Sultan Mehmet, bir dilenciye altın verir. Dilenci, “Koskoca bir padişah, kardeşine bu kadar para verir mi?” diye itiraz eder. Fatih Sultan Mehmet, “İkimiz de Hazreti Âdem’in çocukları değil miyiz? Elbette kardeşiz,” diye yanıt verir ve ardından, “Bu keşfini sakın başkasına söyleme, diğer kardeşlerimiz de pay isterse, sana zırnık bile düşmez,” diye ekler.
  • Benjamin Franklin ve ruhun ölümsüzlüğü üzerine görüşü:
    • Benjamin Franklin’e ruhun ölümsüz olup olmadığı sorulduğunda, “Bugüne kadar bu meseleyle meşgul olamadım, bundan sonra da olmayı lüzumsuz buluyorum. Çünkü güzele.com ihtiyarım, nasıl olsa pek yakında hiçbir zahmete gerek kalmadan gerçeği öğreneceğim,” diye cevap verir.
  • George Washington ve sekreterinin işe geç kalması:
    • George Washington’un sekreteri işe geç kalır ve mazeret olarak saatini suçlar. Washington, “O halde ya sen kendine yeni bir saat almalısın, ya da ben yeni bir sekreter!” diye cevap verir.
  • Hitler’in Stalin’e olan tutumu ve eleştirileri:
    • Hitler, Stalin’i öven bir konuşma yaptığı için eleştirilir. Bir temsilciden gelen “Sen Stalin’i övüyorsun” eleştirisine, “Hitler cehenneme saldırsa buradan şeytanı da övecek bir iki şey bulurum,” diyerek cevap verir.

Yorum yapın