Aşk ve Çekicilik Hakkında 9 Şaşırtıcı Psikolojik Gerçek

Aşk ve Çekicilik Hakkinda

Aşık olmak, gerçekten harika bir his. Bu, filmlerde idealize edilmiş bir duygu olarak sunulurken, psikolojinin
penceresinden bakıldığında, aşk oldukça karmaşık ve katmanlı bir olgudur. Bu yazıda, aşk ve çekiciliğin
psikolojik boyutlarına
ve bunlarla ilgili en büyüleyici gerçeklere odaklanacağız.

Aşkın Psikolojik Yönleri

  1. Kimya ve Beyin: Aşık olmak, beyindeki kimyasal süreçleri harekete geçirir. Dopamin,
    oksitosin ve serotonin gibi nörotransmitterler, aşk hissinin yoğunluğunda büyük rol oynar.

  2. İlk İzlenim ve Çekicilik: İlk izlenimler, aşkın başlangıcında önemlidir. Kişilerin
    dış görünüşü, davranışları ve ilk etkileşimler, çekiciliği ve ilgiyi etkileyen faktörlerdir.

  3. Benzerlik ve Ortak Noktalar: Araştırmalar, benzer kişilik özelliklerine, ilgi
    alanlarına veya yaşam tarzlarına sahip insanların birbirine daha çok çekildiğini göstermiştir.
    Ortak değerler ve inançlar, uzun süreli ilişkiler için temel taşlardır.

  4. Güven ve Bağlanma: Güven, her ilişkinin temelidir ve sağlıklı bir ilişki için güven
    duygusunun gelişmesi şarttır. Bağlanma stilleri, çocukluk döneminden itibaren şekillenir ve
    yetişkin ilişkilerinde de etkili olur.

  5. Romantizm ve Gerçeklik: Romantik filmler ve edebiyat, aşkı idealize etme
    eğilimindedir, ancak gerçek hayattaki aşk, çeşitli zorluklar ve gerçekçi beklentilerle doludur.
    İlişkilerde sağlıklı bir denge bulmak, gerçek aşkın sürdürülebilirliğini artırır.

Aşk hakkında muhtemelen bilmediğiniz 9 psikolojik gerçek:

1. Aşk karmaşıktır

Aşk, aslında şehvet, cazibe ve bağlılık gibi farklı duyguların bir araya gelmesiyle oluşan bir duygu
yelpazesidir. Bu duygular, zevkten acıya kadar geniş bir spektrumu kapsar.

Testosteron ve östrojen gibi seks hormonları, cinsel dürtülerimizi artırarak daha sık ürememize
sebep olur.

Serotonin, dopamin ve adrenalin gibi hormonlar, beyin içindeki ödül mekanizmalarını düzenler, bizi
hangi kişilere çekileceğimiz konusunda yönlendirir, mutluluk ve heyecan hissi verir.

Oksitosin ve vazopressin gibi beyin kimyasalları veya nöropeptitler, bir başkasıyla kurduğumuz
bağlanma ve bağlılık süreçlerini düzenler.

Aşk sürecinde, şehvet çiftleşmeyi başlatır, cazibe uygun partner seçiminde rol
oynar ve bağlanma ise ebeveynlik görevlerinin yerine getirilmesi ve üreme partneri ile sürekli
ilişkiler kurulmasında önem taşır. Bu, aşkın karmaşık ancak büyüleyici doğasını açıklar.

2. Aşk iştahı azaltabilir

Aşık olduğunuzda açlık hissinin azalması psikolojik bir olgudur. Bu dönemde, mutluluk
hormonu dopamin
, aşk hormonu oksitosin ve stres hormonu
norepinefrin
beyinde yoğun bir şekilde salgılanır.

Bu hormonlar, bizi hem öforik hem de ürkek hissettirerek iştahımızı
azaltır
. Bu durum, sadece yemek yeme ihtiyacınızı azaltmakla kalmaz, aynı zamanda kilo
kaybına
ve uykusuzluğa da yol açabilir. İşte bu sebeplerden dolayı aşıkken
yemek yemekte zorlanabilir veya uyuyamayabilirsiniz.

3. Aşk bir bağımlılıktır

Çeşitli araştırmalar, romantik aşkın adeta bir doğal ve çoğunlukla olumlu
bağımlılık
olduğunu göstermiştir. Sosyal bağlanma, çekicilik ve
aşkla ilgili davranışlar, bağımlılık yaratan motivasyonlar içinde yer alabilir.

Bazı bilim insanları, romantik aşkın uyuşturucu bağımlılığına benzer özellikler taşıdığına
inanmaktadır; şans eseri, aşk ilişkisi geliştikçe bu belirtiler azalır veya kaybolur.

Birini Size Aşık Etmenin Yolu

4. Aşk hastası olmak gerçek bir şeydir

Eğer partnerinizi özlediğinizde normalden farklı davranıyorsanız, bu “aşk
hastalığı”
olarak adlandırılabilir. Aşık olmak, stres hormonu kortizol
seviyelerini yükseltebilir, bu da bağışıklık fonksiyonumuzun baskılanmasına ve hasta gibi hissetmemize yol
açabilir.

Ayrıca, yapılan araştırmalar çiftlerin birbirlerinin zihinsel ve fiziksel sağlığını
etkileyebileceğini gösteriyor. 2010 yılında yapılan bir çalışma, ilişkilerin ruh sağlığı,
sağlık davranışları, fiziksel sağlık ve hatta ölüm riskini
dahi etkileyebileceğini ortaya koymuştur.

5. Aşk bir ağrı kesicidir

Tutkulu aşkın yoğun duygularının acıyı hafifletmeye yardımcı olabileceğini biliyor muydunuz? Bu
durumun açıklaması biraz karmaşık olmakla birlikte, aşk duyguları, bireysel psikolojik yapımıza
ve duygu düzenlememize bağlı olarak acı algımızı etkileyebilir. 2017’de
yapılan bir çalışma, aşkın beynin işlevsel bağlantılarıyla ilişkili olduğunu ve acının modüle
edilmesine yardımcı olabileceğini ortaya koyuyor.

Ayrıca, yapılan çalışmalar, romantik bir eşin fotoğraflarına bakmanın, ödül işleme merkezlerindeki
nöral aktivasyonlarla ilişkili olduğunu ve bu durumun da ağrıyı hafifletmeye
yardımcı olabileceğini gösteriyor.

6. Aşk acı vericidir

“Kırık kalp” sendromu, tıbbi olarak “stres kardiyomiyopatisi” veya “Takotsubo
kardiyomiyopatisi (TCM)”
olarak bilinen gerçek bir duygusal ve fiziksel durumdur. Bu,
genellikle şiddetli bir fiziksel veya duygusal deneyimin ardından tetiklenen ve kalbin pompalama
yeteneğini geçici olarak bozan bir kalp rahatsızlığıdır
. Kalbinizin kırıldığında, kalbin
pompalama odasının yapısı değişir, bu da kanın etkili bir şekilde dolaşımını etkiler. Araştırmalar, bu durumun
hem genç erkeklerde ve kadınlarda hem de yaşlı postmenopozal kadınlarda sıklıkla görüldüğünü belirtmektedir.

Yapılan son araştırmalar, romantik ve cinsel aktivitelerin kaygı, depresyon, dışsallaştırma
davranışları, yeme bozuklukları
, daha kötü tedavi sonuçları ve intihar
eğilimleri
ile bağlantılı olduğunu da ortaya koymuştur. Bu, bu tür duygusal deneyimlerin sadece
psikolojik değil, aynı zamanda fiziksel sağlık üzerinde de önemli etkileri olduğunu gösteriyor.

7. Aşk aptalca davranmamıza neden olur

Aşkın etkisi altında kendinizi, normalde yapmayacağınız şeyleri yaparken bulabilirsiniz. Aşk, bazen aptalca
ve küstahça
davranışlara yol açabilir. Araştırmalar, aşıkken karar verirken seçici
eksiklikler
gösterebileceğimizi ortaya koymuştur. Bu, aşık olduğumuzda beyin bölgelerinden biri
olan ön insulanın aktivasyonu ile ilişkilendirilir.

Ampirik kanıtlar da, aşık olmanın yüksek duygusal uyarılma durumunun, dürtüsel karar vermeyi
artırabileceğini
ve rasyonel davranışı azaltabileceğini gösteriyor. Bu durum,
yeni bir ilişkide bazen utanç verici, üzücü ve kötü kararlara yol açabilir. Bu nedenle, aşık
olmak, bazen akılcı düşünceyi bulanıklaştırabilir.

aşık olmanın faydaları

8. Aşk, refahınızı artırır

Aşk, genel mutluluğumuz ve esenliğimiz üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Yapılan araştırmalar,
romantik ilişkilerin sağlık belirtilerinin yokluğu ile yakından ilişkili olduğunu ve ilişki
memnuniyetinin hem sağlığımızı hem de mutluluğumuzu olumlu yönde
etkileyebileceğini göstermiştir.

Aşk, aynı zamanda bizi kişisel gelişim hedeflerine yönlendirir, yeni ilgi alanları keşfetmemizi
sağlar ve partnerimize daha uyumlu kişilik özellikleri geliştirmeye teşvik eder. Yapılan bir
çalışma, yeni bir ilişkinin başlamasının benlik saygısını artırabileceğini, ancak bir ayrılığın
ise benlik saygımızı azaltabileceğini bulmuştur. Bu, aşkın hem psikolojik hem de duygusal
sağlığımız üzerinde derin bir etkisi olduğunu gösterir.

9. Aşk sonsuza kadar sürebilir

İnsanlar genellikle bir ilişkinin “balayı aşamasını” en heyecan verici aşama olarak düşünürler, ancak araştırmalar,
onlarca yıl süren ilişkilerde bile eşlerin birbirine karşı yoğun duygular hissedebileceğini
gösteriyor. 20 yıldan uzun süredir evli olan çiftlerin beyinlerinde, yeni ilişkide olan
çiftlerle benzer düzeyde dopamine bağlı aktivite gözlemlenmiştir. Bu, ilişkinin uzunluğu
arttıkça, bağlantının güçlenebileceğini gösterir.

Ayrıca, araştırmalar uzun vadeli ilişkilerin ödül değeri taşıdığını ve bağlanma ile çiftler
arasındaki bağla ilgili beyin sistemlerini
kapsadığını belirtiyor, bu da aşk durumunun “oldukça
istikrarlı” olduğunu gösteriyor.

Bu bulgular, aşkın sadece kalpte değil, beyinde de gerçekleşen bir süreç olduğunu ortaya koyuyor.

Yorum yapın