Kurtuluş Savaşında Atatürk’ün Subaylara Hitabı

Kurtuluş Savaşında Atatürk’ün Subaylara Hitabı

Mustafa Kemal Atatürk, 31 Temmuz 1920‘de Afyonkarahisar’daki Kolordu Dairesinde subaylara yönelik gerçekleştirdiği konuşmada şu önemli ifadeleri kullanmıştır:

“Milletimiz, bağımsızlığını koruma görevini ordudan, ve ordunun temelini oluşturan subaylardan ummaktadır. İşte, bu subayların üzerine düşen yüksek sorumluluktur.”

Eğer milletimizin bağımsızlığına zarar gelirse, bu durumun sorumluluğu subayların üzerinde olacaktır.

Sayın Efendiler,

Eski silah arkadaşlarım ile bu kadar yakın ve içten bir iletişim içinde olmaktan büyük bir manevi memnuniyet duyuyorum. Sizinle daha uzun süre sohbet etmeyi arzu ederdim ancak sizin sayınız çok ve uygun bir yerimiz yok. Bu nedenle, duygularımı sadece birkaç cümleyle ifade etmek zorundayım.

Arkadaşlarım,

İngilizler ve onların yardımcıları, ulusumuzun bağımsızlığını yok etmeye kararlı gözüküyorlar. Uluslar, bağımsızlıklarını kimseye minnet olarak borçlu değillerdir.

Hiçbir insan veya millet, başka birisine ya da başka bir millete özgürlük ve bağımsızlık vermez. Milletlerin doğasında var olan bu hak, güç kullanarak ve mücadele ederek korunur. Gücü olmayan ve mücadele edemeyen milletler, mağlup ve esir durumundadır. Bu tür milletlerin bağımsızlıkları zorla alınır. İnsanca yaşamak ve dünyada var olmak için bağımsızlık esastır. Bağımsız olmak için güçlü olmak, varlığını kanıtlamak gerekir. Bu güç, ordu tarafından temsil edilir.

Ordu, bağımsızlığı takdir eden milletin, gücün gerekli olduğuna dair vicdani inancının kaynağıdır. İngilizler, milletimizi bağımsızlıktan yoksun bırakmak için öncelikle onu ordudan mahrum etmeye çalıştılar. Mütareke şartlarıyla silahlarımızı, cephanelerimizi, savunma araçlarımızı elimizden almaya uğraştılar. Komutanlarımıza ve subaylarımıza saldırılar düzenlediler, askeri onurumuzu yok etmeye çalıştılar. Orduyu tamamen lağvederek, milleti bağımsızlığını korumak için gerekli desteğinden yoksun bırakma girişiminde bulundular. Aynı zamanda savunmasız ve ordusuz bıraktıklarını düşündükleri milletimize, onuruna, haklarına ve kutsallarına saldırarak, milleti alçalmaya ve boyun eğmeye alıştırmak için planlar yaptılar ve hala yapıyorlar. Her durumda, ordu düşmanlarımızın birincil saldırı hedefi haline geldi.

Ordunun yok edilmesi için, subayların yıkılması ve küçük düşürülmesi gereklidir. Düşmanlarımız bu yönde girişimlerde bulundu. Subaylarımızı devre dışı bıraktıktan sonra, milleti savunmasız bırakmak ve kolayca mağlup etmek mümkün olur.

Bu gerçekler ışığında ve mevcut durumumuz göz önünde bulundurulduğunda, subaylarımıza düşen görevin niteliği, önemi ve değeri açıkça ortaya çıkar. Milletimiz, özgür ve bağımsız yaşama konusunda tam bir inançla kararlıdır. Zaman zaman, bazı yerlerde üzücü karakter bozuklukları gözlemlense de, bu durumlar milletimizin genel inancını ve gerçek niyetini asla etkilememiştir ve etkilemeyecektir. Dolayısıyla, ordunun varlığı için gerekli olan kaynak, yani milletin vicdanı ve inancı, mevcuttur. Ordunun varlığı, arkadaşlar, subayların varlığıyla mümkündür. Genel olarak kabul edilen bir askeri gerçek, aynı zamanda felsefi bir gerçektir: ‘Ordunun ruhu subaylardadır.’ Bu nedenle, subaylarımız düşmanlarımız tarafından yıkılmak istenen ordumuzu tamir edecek, canlandıracak ve milletimizin bağımsızlığını koruyacaktır. Millet, bağımsızlığının korunmasını, ordudan ve ordunun ruhunu oluşturan subaylardan bekler. İşte subayların bu yüce görevi budur.

Eğer milletimizin bağımsızlığı tehlikeye düşerse, bunun sorumluluğu subaylara yüklenir. Subaylar, anlattığım gibi, kutsal ve önemli bir görev üstlenmişlerdir ve bu görev çerçevesinde, Bağımsızlık mücadelemizde öncü ve fedakar olmaları şarttır.

Subaylar, şahsi ve özel yaşamlarında da, fedakarlığın en önde gelen temsilcileri olmalıdır. Zira düşmanlarımız, ilk olarak onları hedef alır, onlara aşağılayıcı ve küçük düşürücü muameleler yaparlar. Bir kez bile subaylık yapmış ve subaylık onurunu, şerefini tatmış bir insan, düşmanın bu tür davranışlarına asla katlanamaz. Onların yaşamasının tek yolu, şereflerini korumaktır. Ancak düşmanlarımızın amacı da tam olarak bu şerefi yok etmektir.

Fakat arkadaşlar, biz ölmeyeceğiz; bağımsızlığımızı koruyarak yaşayacağız ve milletimizi daima bağımsız olarak görmekten mutluluk duyacağız!

Mustafa Kemal

Yorum yapın