İclal Aydın Sözleri / Anlamlı / Kısa

Hoş geldiniz, sayfamızda tanınmış Türk yazar, oyuncu ve sunucu İclal Aydın sözlerini bir araya getirdik. Aydın, eserlerindeki duygusal derinlik ve sıra dışı bakış açısıyla tanınır ve her biri hayatın farklı yönlerine dair benzersiz bir anlayış sunar.

İclal Aydın’ın sözleri, hayata dair gözlemler, kişisel deneyimler ve iç gözlem üzerine derin düşünceleri içerir. Hem düşündürücü hem de ilham verici olan bu güzel anlamlı sözler, hayatın çeşitli yönleri hakkında yeni bakış açıları sunar. Aşk, yaşam, insan ilişkileri ve kadınların gücü üzerine olan bu sözler, Aydın’ın benzersiz sesini ve perspektifini yansıtır.

Bu sayfada, Aydın’ın en sevilen ve en çok paylaşılan sözlerini bulabilirsiniz. Her biri, İclal Aydın’ın yaşam hakkındaki bilgeliğini ve empati yeteneğini gösterir. İster bir günlük motivasyon, ister bir arkadaşa ilham vermek için, isterse de hayatınızdaki durumları daha iyi anlamak için kullanabileceğiniz bu sözler, her durumda size rehberlik edebilir. Bu derin ve dokunaklı İclal Aydın sözlerini keşfedin ve onların yaşamınıza nasıl ışık tutabileceğini görün.

Anlamlı İclal Aydın Sözleri

En çok beni köle yapmışsın kendine.

Zenginlik varlığından mutluluk duyabildiğin her şeydir.

Fırtına herkesin başında eser ama sadece bazılarının çiçekleri dökülür.

Kırılgan olmak iyidir. Hala içine kan akan bir kalp taşıyorsunuz demektir.

Ne zaman eskiyor sevgiler? Ödenen bedellerin acısı geçince mi?

Cay demleniyor demleniyor, demleniyor. Kederim mutfağın her yerine yerleşiyor. Ah nasıl eskiyor her şey anne, nasıl eskiyor.

Sevinçlerim oluyordun ara sıra. Sen hiç bilmiyordun.

Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi.

Acaba uzakta olması mıdır onun en büyük cazibesi? Mesafe midir acaba onu her an özlenen bir düşe çeviren?

Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesten başkaydı işte.

Yanımda mutsuzsan eğer, benden uzakta mutlu ol.” diyebilecek kadar seviyorum seni.

Acaba uzakta olması mıdır onun en büyük cazibesi? Mesafe midir acaba onu her an özlenen bir düşe çeviren?

Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi; İnsan her gün anımsar mı aynı gözleri ?

Seçtiğimiz hayatlar mı bunlar.. seçtiklerimiz mi? Bunca yokluk, bunca kırıklık, bunca acı, seçtiklerimiz evet.

İnsan bu yüzden ağlıyordu. Sevenleri kendisini yaraladığı ve kendisini yaralayanları sevdiği için ağlıyordu.

İşte böyle sevgili. Biz artık seninle haritada iki küçük su lekesi, Hiçbir nehir kavuşturamaz bizi.

Umarım uzun bir yoldur bu. Ve umarım bugüne dek karşımıza çıkanlardan ibaret değildir yaşam ve yaşamı yaşam kıldığına inandığımız aşk.

Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı aksam güneşi. Onca zamanın içinde eskimeyen bir düşüncesin şimdi.

Öğrendiğim çicek adlarına yenilerini ekledim, En çok fesleğeni, çoban heybesini, aksam sefasını sevdim. Seni beklerken çok sey öğrendim.

Susmak da aşkın yollarından biriymiş. Bunu öğrendim. Susulmuş çok aşkım yok ama aşktan sustuğum çok hikâyem var desem…” Senin Adın Bile Geçmedi.

Ve dizlerimizi kanatmamıştı henüz hayat. İnanıyorduk, duruyduk, saftık, çocuktuk. Şimdi anlatacak bir masalımız bile yok, bir köşesine sığınacak.

Sen en çok beni severdin ya.

Sonra, kendinden başkasını düşünmeyenleri, kendi öfkesinde boğulanları ve yalancıları tanıyacaksın. Aşkı tanıyacaksın bir gün.

Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk

Bir ayrılığın, uzun bir yola çıkmanın, bir şehre son kez bakmanın www.guzele.com burukluğu ile baş etmeyi öğrendim sonunda.

dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyor ve bazen, tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk. Cesurduk!

Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir ya da boşver bilme en iyisi.

Aşk, ölümsüz olmak istediğin bir savaş meydanı. Bir Cihan Kafes

Yorum yapın