Edebi Sözler Kısa / Yeni / En Güzel

Web sitemizde güzel sözler koleksiyonumuzu genişletmeye devam ediyoruz. Bu kez, sitemizin vazgeçilmez bir parçası olmasını planladığımız edebi sözler sayfamızı sizinle paylaşıyoruz. İçerisinde birbirinden anlamlı ve güzel edebi sözler bulunan bu sayfamız, kaliteli bir içerik sunmayı amaçlamaktadır. En etkileyici edebi sözler, kaliteli ve derinlikli edebi sözler, edebiyatın inceliklerini yansıtan güzel sözler ve edebi aşk sözleri bu sayfada yer alıyor.

Bu sayfada yer alan edebi sözler okuyucularımıza keyifli bir deneyim sunmayı amaçlamaktadır. Sözlerin her biri, edebiyatın zenginliğini ve derinliğini yansıtır niteliktedir. Her bir sözün incelikli anlamları ve edebi yönü, okuyucularımızın bu sözleri okurken keyif alacaklarını garanti ediyor. Edebi aşk sözleri ise, aşkı ve sevgiyi edebiyatın zarif diliyle ifade eden özel bir bölümü oluşturmaktadır.

Sitemizde yer alan güzel sözler koleksiyonumuz, sürekli güncellenmekte ve yenilenmektedir. Siz de bu koleksiyonun genişlemesine katkıda bulunabilirsiniz. Güzel bir sözle karşılaştığınızda, bu sözü bizimle paylaşarak sitemizin gelişimine katkıda bulunabilirsiniz. Bu sayede, sizin de sevdiğiniz sözler koleksiyonumuza dahil olabilir ve diğer okuyucuların keyif alabileceği bir içerik haline gelebilir.

En Güzel Edebi Sözler

Mahşerde en yakınımızı bile tanıyamayacağımız söylenir ya hep, benim gönül gözüm seni bir yerden ısıracak mutlaka. Adım gibi, adın gibi biliyorum bunu!

Madem sevmiyorsun o zaman sahip çık gözlerine! Dönüp dolaşıp değmesinler gözlerime.

Alnım da açıktı, yüzüm de aktı, kimseye verecek hesabım yoktu, günah kervanımı pazara çekti, yükümde ne varsa, hepsini saydı; ah şu şairliğim olmaz olaydı!

Yine de beddua edemem sana; Allah ne mutluluğun varsa versin!

Özüne, sözüne kurban olduğum yoluna, izine yüzüm sürdüğüm gündüz düşlediğim, gece gördüğüm yollar uzak, mevsim soğuk, hava kar yüz yüze gelmeden ölmek de mi var.

Bakarken kıyamamak mı, yoksa baktıkça doyamamak mı aşk?

Gece yağan yağmur gibi sev. Ne sessiz ne de kirli. Olacaksa gönül birlikte olsun. Hem senli hem benli!

Kalp sevmekten yorulmaz, sevene sebep sorulmaz.

Güvenemiyorum insanlara, dil başka olmuş yürek başka. Görünmüyor asıl çehre. Artık o kadar sık değiştiriliyor ki, maskeler bile sahte.

Sarılmak için yürek gerekir, kollar sonraki iş.

Bazen insan kendi zamanını yaratır sadece saatin yelkovanında mutlu kalabilmek için, durdu sanırız aslında o arada zaman ancak bu avutur bizi değil mi yaşanan onca şeyden sonra.

En az benimki kadar annemin de ahı tutar sana. Burnumdan getirdiğin süt, onun sonuçta!

Adem ile Havva üç şey seçtiler cennetten çıkarmak için. Birincisi kelimeler, ikincisi aşk, üçüncüsü annelik duygusu. Kelimeleri Adem yanına aldı, annelik duygusunu taşımak Havva’ya kaldı. Ama aşk çok ağırdı…

Bir dua gönder bana can evinden gizlice. Hâl olur, ferman olur, derdime derman olur…

İyi insan lafın üstüne gelir” demişse eskiler ve ben sürekli seni konuştuğum halde gelmiyorsan; demek ki iyi bir insan değilsin.

Kalp dediğin atıyor zaten, marifet ritmi değiştirebilende.

Parçaları kaybolmuş puzzle gibi artık insanlar. Kiminin kalbi, kiminin ruhu, kiminin bir beyni yok.

Bir daha beni sevdiğini söyleme! Neden biliyor musun? Çünkü yine inanırım.

Her kahkahanda Allah’a teşekkür etmiyorsan, neden her ağladığında O’na kızıyorsun?

Ben senin mutluluğunu istiyorum dedi ve dediğini de yaptı… Aldı gitti.

Uçamazsan koş, koşamazsan yürü, yürüyemezsen sürün. Ama naparsan yap ilerlemek zorundasın.

Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık sevilmeyi beklerken, beklemeyi sevmişiz.

Can Yücel’e sormuşlar; “Neden hep baba sevgisiyle ilgili şiir yazıyorsunuz?” Can Yücel cevaplamış: Anne sevgisini anlatacak kadar şair olamadım.

Sesini değil sözünü yükselt! Yağmurlardır büyüten zambakları, gök gürültüleri değil.

Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek. Bir incecik dal gibi üzerime eğilsen titreyerek.

Hadi simit satanı anladım, kestane satanı da. Peki ya dost satan, o da mı ekmek parası?

Kimse benimle oynamıyor diye ağlayan çocuk! Sen büyü hele, bak ne oyunlar oynayacaklar seninle…

Baktın hayatın tadını çıkaramıyorsun; tadını kaçıranı, hayatından çıkar!

Eski hayatıma dönmeye niyetim yok diyor Marla. Kendimi iyi hissetmek için bir cenaze evinde çalışıyordum, sırf nefes alıp vermekte oluşuma sevinmek için.

Yanmak var yanmak var, odun yanınca kül olur adam yanınca kul olur.

Çok kişi bir başka türlü kendine yalan. Çok kişi bir başka yalan, kendi türünde. Kiminin kültürü yoksunanlardan. Kimi de ahlaktan yoksun, kültüründe.

Unutmayın, yaktığınız can kadar canınız yanacak ve üzdüğünüz kadar üzüleceksiniz.

Gelecekse beklenen, beklemek güzeldir. Özleyecekse özlenen, özlemek güzeldir. Ve sevecekse sevilen hayat her şeye bedeldir.

Sevmek bu kadar güzelse, kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir.

Beni anlamalısın. Çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum.

Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsanız, cehaletin bedelini hesaplayın.

Sükût eyle ey kalbim, kalmadı artık söylenecek kelam. Aşktan anlamayana yar olacağıma, yalnız kalırım vesselam.

Olduğun yerde mutlu değilsen eğer, güzel bir cümle kur ve içinde yaşa!

Eğer bir gün çok büyük bir derdin olursa; Rabbine dönüp büyük bir derdim var deme. Derdine dönüp büyük bir Rabbim var de.

Benimle yarına gelecek olsaydın; seni dünde bırakmazdım!

Diğerlerine benzemiyor yokluğun Diğerlerine benzemiyor ayrılığın… Niye benzesin ki? Hepsinden çok sevilmedin mi?

Uykumun içinde bir rüya, rüyamda bir gece, gecede ben. Bir yere gidiyorum delice. Aklımda sen.

Hayatın 4 işlemi vardır: Başarı, insanı toplar. Başarısızlık eksiltir. Aşk çarpar. Ayrılık böler. Geriye sadece sen kalırsın…

Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır, bir güldürür; sen hem bir hastalık, hem de sağlık gibisin.

Bilmiyorum ne vardı saçlarında. Rüzgâr mı delice eserdi, gözlerim mi öyle görürdü yoksa. Saçlarını her hali hoşuma giderdi.

İnsan parasını kaybedince fakir, özgürlüğünü kaybedince esir, aşkını kaybedince şair olurmuş.

Baharda kışı, kışın da baharı özler insan. Ne uzaksa onu özler. Kavuşmak şart mı? Boş ver! Bazı şeyler yokken güzel.

Açık çay içerdi hep. Demli olunca bardağın diğer tarafından beni göremezmiş. Öyle derdi.

Ne zaman bu şehirden kaçıp gitme isteği gelse, bir köşeye oturup geçmesini bekliyorum. Gidersem dönmem çünkü biliyorum.

Küçük bir çocuğun yokuş aşağı koşması gibi seni düşünmek. Biraz heyecan, biraz da düşecekmiş korkusu.

Mutlu olmayı yarına bırakmak, karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer. Ve bilirsin, o nehir asla durmaz.

Gel be, gel işte. Küfrüm tövbeme karışsın, aklım fikrime. Öyle bir gel ki bana, nefes nefese.

Çocuk olsam yeniden. Bir tek düştüğüm için acısa içim ve kalbim; çok koştuğum zaman çarpsa sadece.

Dışarıya kar, yüreğime hasret, fikrime sen. Nasıl yağıyorsunuz üçünüz birden; bir bilsen.

Kalbin kırılabilir ya da dünyanın en güzel aşkını yaşayabilirsin. Ama denemediğin sürece asla bilemeyeceksin.

Bilirsin, sigarayı da kalem tuttuğum gibi tutarım. Ondan tüter sevda sözleri.

Kitap okumanın tadını bilenler bilir ki, okumak deniz www.guzele.com suyu içmek gibidir. İçtikçe susarsınız, susadıkça içersiniz.

Bazı şeyler İstemsiz olur. Öksürmek gibi, hapşırmak gibi, esnemek gibi; ya da ne bileyim, özlemek gibi.

Kadınlar duyduklarına, erkekler gördüklerine âşık olurlar. O yüzden kadınlar makyaj yapar, erkekler yalan söyler.

Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi, öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an… Bozmadım.

Yorum yapın