Arabesk müziğin unutulmaz isimlerinden biri olan Orhan Gencebay’ın da elinden çıkan, usta şair Cemal Safi sözleri sizlerle paylaşıyoruz. 1938 Samsun doğumlu olan bu özgün yazar, ülkemizde şiirleri ve sözleriyle kalıcı bir iz bırakmış olan nadir şairlerden biridir.
Cemal Safi’nin şiirleri ve sözleri, anlamlı ve dokunaklı ifadeleri ile sadece geniş kitlelerin beğenisini kazanmakla kalmamış, aynı zamanda birçok ödüle de layık görülmüştür. Şairin yüreğe dokunan bu sözleri, insanın iç dünyasına ışık tutan birer ayna niteliğindedir.
Cemal Safi, şiirlerini geniş kitlelere ulaştırmak adına 90’lı yıllarda şiir kaseti de çıkarmıştır. Her biri birer mücevher değerinde olan bu şiirler, hem okuyanlara hem de dinleyenlere eşsiz bir deneyim sunar. Bu sayfada, usta şairin en sevilen sözlerini ve şiirlerini sizlerle buluşturuyoruz.
Anlamlı Cemal Safi Sözleri
Sevmek şöyle dursun sensiz baharı, yaşamak ölmekten hazin geliyor. Kapanmış sabahın bütün yolları, geceler ömrümden uzun geliyor.
Merhamet olmazsa kalp kiracında. Tahtın da kurtarmaz seni tacında. Bir kara sevdanın darağacında, senin de ipini çeken bulunur.
Bundan daha güzel müjde mi olur? Merhaba diyorsun telefonda sen, sen ki konuşursun, derdim mi kalır? Nasılsın, diyorsun telefonda sen.
Sen benim ikinci doğum günümsün, gençliğim maziye göçerken geldin. Sen benim geciken şanslı yönümsün. Son fırsat elimden kaçarken geldin. Ezan çiçekleri açarken geldin.
Ateşli bakışlara bağla umutlarını, ben güzele doymuşum, gözüm gönlüm aç değil. Rahmet bekleyenlere götür bulutlarını, gönlüm aşkın deryası yağmura muhtaç değiI.
Biz hallacı Mansur’a yanan ışıklardanız. Mevlana, Hacı Bektaş, Yunuslarca pirdeniz. Biz Rahman deryasında yunan aşıklardanız. Kalır mı ruhumuzda günah denen kirden iz.
Başıma derdinin darısı benim, gözünün yaşını silmeye geldim. Söyle, ne kadarsa yarısı benim, gardaş payı yapıp bölmeye geldim.
Kaç gönülden geldim geçtim, sayamadım sayamadım. Kaç buseden aşkı içtim, doyamadım doyamadım. Tatlı geldi zor kolaydan, mutlu çıktım her olaydan, ne Gülay’dan ne Tülay’dan, çayamadım çayamadım.
Ayağımda çarık elimde asa, sana geleceğim mutlaka bir gün. Aşktan kutsal mıdır medeni yasa, senin olacağım mutlaka bir gün.
Sana ait evrenin bu muhteşem imarı. Sema eder yıldızlar senin emrine doğru. Sen sonsuz semavatın sırlarının mimarı. Ahatsın kainatın ulu imparatoru.
Çeker gibi bakma hançeri kından, senin de canını yakan bulunur. Senin de bir zalim gelir hakkından, sana da bir kurşun sıkan bulunur.
Ömrünün son faslını sessiz sakin asude. Geçirmek istiyorsan hayıflanma beyhude. Şaha müdane etme şan için şaşa için, huzur-u mahşer için canı gönülden hu! De.
Aşkımın ahıyla tutulur yakan, alıcı kuş kadar sürmez fiyakan. Senin de gözünü yaşlı bırakan, senin de boynunu büken bulunur.
Tahliyem çıktı sanma, sanma ki azadeyim. Dilimi çöz de bari halimi arz edeyim. Sadakat sembolüyüm diye büstüm dikildi. Müstesna müzedeyim, karasevda-zedeyim.
Yıpratamaz darbeler bugününden daha genç. Şimdi daha da zinde sağ sağ Mustafa Kemal. Samsun ufkundan güneş yeni doğmuş kadar dinç. Batmadı batmayacak çağ çağ Mustafa Kemal.
Serviler diyarına seninle gitmek varmış. Sensiz hayat sırtımda hörgüç anladım baba. Hasretin çöl güneşi kalbi nasıl yakarmış. Gölgenin kıymetini gör-geç anladım baba.
On dokuzda başladı, otuz sekizde durdu. Bu cenneti bizlere on dokuz yılda kurdu. Türkün iman gücüyle zırhladı anayurdu. İnkılaplarla ördü ağ ağ Mustafa Kemal.
Söyle vicdanı kara söyle gönülü fukara, aman aman bir şarkı işittin mi şu ara? Sen dönmeden yağma yok şiir yok bestekâra, ehli söz kalem kırdı bana ağlar şuara.
Çölde gökyüzünde bir bulut gezer. Görevi gölgeni takip efendim. Görünce hikmeti ilahi sezer. Bahira isimli rahip efendim.
Sen gittin gideli olmadı gündüz, gözlerim sabahı görmedi henüz. Seninle olunca dağ tepe dümdüz, sensiz bütün yollar yokuştur bana.
Sessizim ne kadar üzsen de beni, ağzımı açmaya gözüm kesmiyor. Vurduğun zincirden çözsen de beni, bırakıp kaçmaya gözüm kesmiyor.
Aşkınla ne garip hâllere düştüm! Her şeyim tamam da bir sendin noksan! Yağmur yaş demeden yollara düştüm, içim ürperiyor ya evde yoksan!
Ne çıkar sararıp solsa da yüzün! Gönlümde baharsın gelse de güzün. Çekilmez olsa da sitemin, nazın, başka yâr seçmeye gözüm kesmiyor.
Gök gibi gürledin durdun başımda! Buz gibi sözleri kırdın başımda. Ahiret suâli sordun karşımda; kıyamet vaktini yaşadım bugün.
Kâlender meşrep dostla sohbet eyle sen yine. Ecdadımız derler ya davul dengi dengine. Parası da pulu da lütfû da onun olsun. Selâmdan gayri paye verme cahil zengine.
Alıcı kuş gibi ağdın üstüme, canımı güç belâ taşıdım bugün. Kalıcı kış gibi yağdın üstüme, huyundan soğudum üşüdüm bugün.
Bu nasıl edebiyat! Ne zavallı öğreti! Yalan yanlış bilgiler belleklerde iğreti aslını inkar eden zihniyet sayesinde, bir dörtlük yazamayan şaircikler türedi.
Böyledir kısrağın deli çağları. Çalmadan oynuyor kıza bak hele! Ben yarattım diyor alçak dağları, kâfirin verdiği poza bak hele!
Bu gece rüyama efkârlı girdin, ne derdin var ise yaz gönder bana. Cemâlin gülerken bir resim çektir, kederden arınmış yüz gönder bana.